SINAİ HAKLARIN TARİHSEL GELİŞİM KRONOLOJİSİ
İlk patent kanunu Venedik’te 1474’de kabul edilmesine karşın, sistemin kanunlaşması, yerleşmesi ve gelişmesinde İngiltere’nin öncü olması söz konusuydu. 18. Yüzyıl ortalarında, gelişen sanayi devrimi koşullarının tüm iktisadi, toplumsal ve hukuki ilişkileri yeniden biçimlendirdiği bir dönemde, 16.Yüzyıl boyunca devam eden imtiyazlar devri kapanıp, ulusal kanunlar devrine geçilmişti. Sınai mülkiyetin temel ilkelerinin belirlendiği bu dönemde İngiltere’yi daha sonra diğer ülkeler de izledi. 19. Yüzyıla gelince, teknolojik buluşların iktisadi ve toplumsal hayata etkileri ulusal sınırları zorlamaya başladı ve özellikle sanayileşmesini tamamlama durumunda olan ülkeler, bu durumun kendilerine sağladığı üstünlükleri korumak için işbirliği zorunluluğu duymaya başladılar. Uluslararası anlaşmalar devri olarak da nitelenen bu dönemde, fikri ve sınai mülkiyet hakları alanındaki uluslararası sözleşme ve anlaşmaların dinamiğinde işte bu gereklilik vardı ve “hukukun hiç bir sahasında uluslararası kongre ve doktrin faaliyeti gayri maddi mallar hukuku sahasında olduğu kadar gelişmiş değildi” cümlesiyle, belki de aşağıdaki kronolojinin uzunluğu ve kapsamanın sebebini açıklayabilmek mümkündü. Bu kronolojinin belki de son devresi, uluslar üstü (küresel) kurumların bu alanda getirdiği düzenlemelerle anılacaktır.
1883 “Paris Sözleşmesi” (Paris Convention for the Protection of Industrial Property) sınai mülkiyet hakları konusunda ortaya çıkan ilk uluslararası sözleşmedir ve zaman içinde çeşitli değişikliklere uğramış olmakla birlikte, ulusal patent kanunlarının anayasası olarak kabul edilmektedir.
20 Mart 1883’de Belçika, Brezilya, İspanya, Hollanda, Tunus, İngiltere, Fransa, İsviçre, İtalya ve Portekiz tarafından imzalanan bu sözleşme, 1900 yılında Brüksel’de, 1911 yılında Washington’da, 1925’de La haye’de, 1934’de Londra’da, 1958’de Lizbon’da, 1967’de Stockholm’de ve 1979’da Paris’te revizyona tabi tutuldu. 1967’deki revizyon sonucunda imzalanan 30 maddeli sözleşmenin birinci maddesinde: “(1) Bu Anlaşmayı uygulayan ülkeler sınai mülkiyeti koruma için bir kurum oluştururlar. (2) Sınai mülkiyeti koruma patent, faydalı modeller, endüstriyel tasarımlar, ticari markalar, hizmet markaları, ticari unvanlar, kaynak işaretleri ve haksız rekabetin sınırlandırılması konularını içerir. (3) Sınai mülkiyet geniş anlamda anlaşılmalıdır ve yalnızca sınai ve ticari usullere uygulanmayacak şarap, hububat, tütün, meyve, mineraller ve maden suları, bira, çiçekler ve un gibi tüm işlemiş ve doğal ürünleri kapsayacaktır.(4) Sınai patentler, ilgili ülkenin kurumunun belirlediği ithal patentleri, geliştirme patentleri, ilave patent ve sertifikalar gibi patent çeşitlerini içerecektir” hükümleri yer almaktaydı.
1998 yılı itibariyle 151 ülkenin üye olduğu sözleşme, tüm ülkelere açıktır ve çeşitli tarihlerde değişikliğe uğradıysa da, özellikle GOÜ’ler tarafından yoğun biçimde eleştirilen temel iki ilkesinin halen geçerli olduğu belirtilmektedir; rüçhan hakkı ve eşitlik ilkesi. Rüçhan hakkı, patent başvurucusunun yabancı bir ülkedeki tescili sırasında tercüme, postalama vb. işlemler için öngörülen zaman avantajıdır. Eşitlik ise, bir ülkenin kendi vatandaşlarına yaptığı işlemleri aynen yabancılara da yapmak zorunda olması, kanunları ile kendi vatandaş ve kurumlarına yabancılara göre ayrıcalıklar tanıyamamasıdır.
Paris Sözleşmesi’nden günümüze kadar olan süreçte genel olarak fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunmasıyla ilişkili uluslararası anlaşma ve kurumsal düzenlemelerin kronolojisini ise toplu olarak şu şekilde ortaya koymak mümkündür: TABLOYA ULAŞMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ! >>>